Pazar sabahı rahatlığıyla, uyanma ile kalkma arasını uzatmayı düşünür insan. Bu durumda en korkunç senaryolardan biridir, sınav görevinin anımsaması. Üstelik yarım saatten az bir zaman kalmışsa uyandın mı, kabus mu bilemezsin. Yataktan fırlar ne bulduysan üzerine geçirirken bir yandan da ulaşımı planlarsın. Daha henüz kafanda trafik tıkanıklığına dönüşürken otobüs, tramvay, taksi imgeleri, kapıda hazır bekleyen katlanırın silip kurtarır bütün bu karmaşadan seni. İlk pedal dönerken yeni endişeler sıralanmaya başlar: "sınav evrakı unutuldu!", "kimlik yanında mı?", "pantolonumu giymişmiydim!...
Aynı yere ulaşımın bir süre önce taksi ile çevre yolundan yarım saati aştığını anımsayınca bütün diğer endişelerinin yerini artık gerçek bir korku alır. Şimdiden başlamalısın dua etmeye anlayışlı bir bina sorumlusu için, öte yandan en kısa yolları kestirmelisin. Yüzlerce kez pedallanmanın verdiği bilinmişlikle sokaklar kendiliğinden yol verir sana, kaldırımlar, park araları, kimi yerde tramvay yolu (yasak ama dörtlüler yanıyor kafanın içinde) ve üniversitenin kapısına ulaşırsın. Hızla geçmelisin korumayı, kimlik sormaması için göz göze gelmeden. Rampayı çıkınca hemen görevli olduğun fakültenin kapısındasın, bas pedala. Arama yapmak için bekleyen polisin şaşkın bakışları önünde bisikletini hızla katla ve ondan hızlı davranıp çıkarkan alacağını bildirip bunun için peşin teşekkür et ki bisiklet yasak muhabbetine hiç girilmesin.
Toplantı odasına yönelip, sıranın kapıya dek uzadığını görmen yetiştiğinin kesin habercisidir. Sen imzayı atarken, bina sorumlusu şampiyonluğunu ilan eder: "8.25". Skorunu, imzanın yanına yazarken gülümsersin kendine, beş dakikam var bir çayı hakettim.
0 İLETİ
SORUNUZU GÖNDERİNİZ